Bomboş metro vagonundan inmeye çalışan kişinin inmesine fırsat vermeden vagona binmeye çalışan insanlar.
Yayalara kırmızı yandığı halde bir an için boşalan yoldan karşıya geçmeye çalışıp, sürücüleri zora sokanlar.
Bir kg istediğimde şu kadarlık yaptım diyen pazarcılar (daha fazla satarım diye düşünen).
Masaya oturduğumun ikinci saniyesinde buyurun ne içersiniz diyen işletmeciler.
Sarı ışıkta bekleyemeyen sürücüler.
Yoldan geçerken neredeyse zorla yemek yedirecek olan esnaflar.
Toplu taşımada yer verildiğinde teşekkür etmeyen büyükler.
Kasiyerlere, neden acele etmiyorsun diye bağıran sabırsız müşteriler.
Kendi öğrencisine özel ders veren öğretmenler.
Makamının verdiği yetkiyi şahsına kullanan görevliler.
On metre yürümemek için minibüsü tekrar durduran yolcular.
Mesleğine, kazancına, inancına, soyuna sopuna göre insanları sınıflandıran zihniyete sahip olanlar.
Üretmeden kalkınma olmaz diye bütün gün yaygara koparıp akşama kadar boş oturan insanlar.
Aylarca iş arayıp bulduğunda bu maaşa çalışılmaz diye işverene küfür eden işçiler.
Personel bulamayıp ağıt yakan, bulduğunda da nasıl daha az maaş veririm diye hesaplayan kurnaz patronlar.
Komşusu açken tok yatmayacaksın deyip, komşusunu tanımayan vaazcılar.
Ellisinden sonra namaza başlayıp, ayetlerden hüküm çıkaran çakma alimler.
Edepsizliği özgüven sanan gençler.
Sadece seçim öncesi mahalle mahalle gezen ve bunu da sosyal medyadan paylaşan hırslılar.
İki kadeh atınca hükümet kuranlar.
Mahallesinden dışarı çıkmamış uluslararası siyaset uzmanlığı yapanlar.
Silah taşımanın cesaret olduğunu sananlar.
Çocuğunu kutsallaştıranlar.
Velhasıl.
Yüzmeyi kitaptan öğrenenler.
BIKTIK SİZDEN
"Sevgiyle, aşkla, muhabbetle kalın."