Sokak hayvanı kavramının son zamanlarda oldukça değiştiğini ifade eden Veteriner Hekim Dr. Ayşe Yazıcı, "Aslında sahipsiz hayvan demek çok daha doğru. Artık sokaklarda kolu bacağı kırık bir labrador, bir golden retreiwer, bir husky, bir doberman ve bunun gibi bir çok ırkı çok rahatlıkla görebiliyoruz" dedi.
Gerçekten hayvanları sevdiği için değil de moda olduğu için köpek sahiplenen insanların olduğunu söyleyen Yazıcı, "Evi şartları uygun değildir ve tutar bir tane köpek alır. Genellikle pet shop'ları tercih ederler ya da köpek üretim çiftliklerini tercih ederler. Bu noktaya kadar bir sıkıntı yok. Ama ya o köpeğe bakamayacaksanız. bu hayvanın daha sonra yaşayacağı sıkıntılar ne olacak. Bu hayvanın daha sonra yaşayacağı sıkıntıları, karakterinde olan bozulmaları kim düzeltecek? Bu konuda asıl işin ailelere düştüğünü söyleyen Ayşe Yazıcı, "Ailelerimiz, çocuklarımıza eğitim verirken, sevgiyi anlatırken aslında bu canı aldıkları zaman en az on beş yıl birlikte yaşayacaklarını, onu terk etmemeleri gerektiğini, sokaklara bırakmamaları gerektiğini anlatmak zorunda" diye konuştu.
Hayvan sahiplenmek isteyenler için uyarılarda bulunan Yazıcı, şartlar ve ortam uygun değilse, sırf 'moda olsun', 'gezdireyim zaman geçsin', 'benim çocuğumun canı sıkıldı gideyim bi tane köpek alayım' ya da 'komşumda var bende neden yok' yaklaşımlarıyla kesinlikle köpek sahiplenilmemesini ifade ederken; sahiplenilen bu köpeklerin daha sonra zaman bulup ilgilenilmediği için psikolojik travma yaşadıklarını ve ardından sokağa atıldıklarını ifade etti. Yazıcı, sokakların atılan köpekler için her türlü kazaya belaya ve riske açık alanlar olduğunu hatırlattı.
Bir yılda Nilüfer Hayvan Bakım ve Tedavi Merkezi'ne gelen 5 bin ile 6 bin arasında değişen köpeğin yaklaşık üçte birinin ırk hayvanı olduğunu söylerken, "Bununla ilgili 5199 hayvanları koruma kanunu var. Ama bu koruma kanunun ne kadar uygulanabilirliği olduğu tartışılmalıdır. Zaten doğru uygulanmış olsa sokakta bu kadar köpek olmazdı" dedi.
