45 yıllık arkadaşı Bursa'da anlattı: Gülen askeri darbe peşindeydi

  Gülen’i 11 yaşından bu yana tanıdığını, yakın dostu ve talebesi olduğunu, 17-25 Aralık darbe girişimlerinin ardından kendisi ile yollarını ayırdıklarını söyleyen Erdoğan, “45 sene, bu yapının içinde gördüğüm yanlışları düzeltmek için yaptığım mücadeleyi bugüne dek hiç deşifre etmedim. Kimseye söylemedim ama bugün o dönemlerde yapılan yanlışları da gündeme getirmem kaçınılmaz oldu” dedi. Gülen cemaatinin kurulduğunda Risale-i Nur referanslı, İslami faziletlerle donanmış bir topluluk olduğunu belirten Erdoğan, şimdiki tabloya bakıldığında aslında Gülen’in baştan beri müzmeratı, içinde farklı fesat düşünceleri olan, bir görüntü çizdiğinin yadsınamaz bir gerçek olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Cemaat samimi ve hasbiydi ancak bugün gelinen noktada Gülen’in çağrılarına uyup halen devlet ve millet aleyhinde çalışma yapanlara, benim eski samimiyetimi gösterme imkânım kalmadı. Onlar bu işi bilerek ve gayri samimi olarak yapıyorlar. İşin başlangıcı ile bugün gelinen noktayı birbirinden ayırmak gerekiyor” diye konuştu. Gülen’e ilk itirazının ABD’ye gitmesi ile başladığını ifade eden Erdoğan, cemaatin kendi öz değerlerinden koparak gayri meşru çizgiye varacak kadar işi sulandırmasının, İslami duyarlılığını kaybetme noktasına gelmesinin bu yapıdan kopmasına etken olduğunun altını çizdi. Erdoğan, “ Bunları düzeltmek için elimden gelen gayreti göstermeye çalıştım. Gülen ABD’ye gittikten sonra başka güçler tarafından ele geçirildi ve cemaat hiç olmayacak noktalara yönlendirildi. Dışa açılımda kültürel yetersizlik nedeniyle bilhassa solcu liberal görüşün ağına çok düşüldü. Bu düşünce yapısı cemaatin beynini şekillendirdi” ifadelerini kullandı. Gülen açıkça bir sapıklık içindeydi Gülen ile dostluğunun sürdüğü son yıllarda, aklın hayalin alamayacağı tezatların da kendisini son derece rahatsız ettiğini ifade eden Erdoğan, çarpıcı tespitlerde bulundu. Yazar Erdoğan, “Baş başa olduğumuz bir zamanda Gülen bana Allah ile konuştuğunu söyledi. Önceleri bunu daha yumuşak bir üslup ile söylüyordu “Ben Allah ile konuştuğumu söylesem bazıları bana deli der” şeklinde ifade ediyordu daha sonra bu söylemi sapkın bir şekilde değiştirdi ve “Allah benim ile konuştu, kâinatı Hazreti Muhammed için yarattım, senin için sürdürüyorum dedi” bu sözler kabul edilemezdi” diye konuştu. Bu yapının içinde Gülen’in Allah ile devamlı görüşen, peygamberin izdüşümünde biri olarak kabullenenlerin olmasının, sapkınlığın boyutlarını anlama açısından iyi bir örnek olacağını ifade eden Erdoğan, son gelişmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yok etmek isteyen, Türkiye’yi dış güçlerin yardımı ile bölüp parçalamaya çalışan Gülen’in tamamen bitme noktasına geldiğini, bu yapı içindeki samimi Müslümanlardan da büyük kopmalar yaşandığını kaydetti. Erdoğan, kendisinin samimi Müslümanlara yaptığı “Elinizdeki bilgi ve belgeleri devlet ile paylaşın” çağrısının ciddi yankı bulduğunu ve paralel yapıya ilişkin devletin eline çok ciddi bilgi gittiğini belirtti. CIA’in elinde oyuncak oldu Cemaat içinde başkalaşımın bütün boyutlarıyla düşünüldüğünde korkunç bir tahribatın gözler önüne serildiğini ifade eden Erdoğan, önemli tespitlerde bulundu. “Gülen daha önce Mit tarafından organize bir şekilde yönlendirildi. MİT’in millileşmesiyle yurt dışında daha fazla kabul gören Gülen, CIA tarafından kullanılmaya başlandı ve tamamen bir proje haline getirildi. ABD’nin çıkarları doğrultusunda CIA’in elinde oyuncak oldu” diyen Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti: “ABD’nin Ilımlı İslam’ın başına bir halife geçirilmesini kapsayan hilafet projesi vardı. Bu projenin bir parçası Gülen’di. Karşısına Daeş terör örgütü lideri Ebubekir Bağdadi çıkarıldı. Aslında buradaki senaryo iki halifeyi birbirine vurdurmaktı. ABD’nin senaryosusun asıl ana fikri ise İran ile savaşmaktı. Gülen projesi gerçekleşmediği için ABD İran ile barışa yanaşmak durumunda kaldı.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Gülen’in iadesi için ABD’ye defalarca çağrıda bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bu konuda hiçbir adım atılmamasının düşündürücü olduğunu söyledi. Erdoğan “Böyle bir sahiplenmenin, sıradan bir vatandaş, bir demokrat için gerçekleşecek bir durum olduğunu sanmıyorum. ABD, devletlerarası hukukun zedelenmesi pahasına Gülen’i sahipleniyor. Bu durum da ABD’nin Gülen’in kirli oyunlarına sahip çıktığı anlamına geliyor” diye konuştu. Elindeki gücü kaybeden Gülen, darbe peşindeydi Devlete devletin içinde bir müdahalenin söz konusu olduğunun altını çizen Erdoğan, bu zemini Gülen’in hazırladığını Halife sıfatıyla Türkiye’ye dönmeyi planladığını ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın karşı durması ile Gülen’in bitme noktasına geldiğinin altını çizdi. Paralel yapının bir darbe arayışı içinde, askerin içinden bazı kimselere güvendiğini ancak bu senaryonun da çok geçmeden anlaşıldığını söyleyen Erdoğan “Kimse artık Gülen’in lafı ile darbe yapmaz. Askerde bu disiplin var ” diye konuştu. PKK tamamen paralel örgüte ihale edildi Son dönemde artan terör olaylarına ilişkin Türkiye’nin yeni terörle mücadele yöntemini de değerlendiren ve olumlu bulduğunu söyleyen Erdoğan, çözüm sürecinde gelinen noktada aktörlerin değiştiğine dikkat çekti. PKK elebaşı Öcalan’ın sürecin dışında bırakıldığını ifade eden Erdoğan, PKK’nın tamamen paralel örgüte ihale edildiğini söyledi. Çözüm sürecinde Öcalan’ın hiçbir esprisinin, sembolik de olsa hiçbir ağırlığının kalmadığını belirten Erdoğan “Bundan sonra devlet, doğudaki halkı ve kanaat önderlerini muhatap almak durumunda, bu yönde bir strateji geliştirilirse faydalı olur. Öcalan’ın muhatap alınmasından dolayı, doğudaki Müslüman kesimi temsil eden kanaat önderleri dargındı. Son geliştirilen strateji ile yanlıştan dönülmüş olundu” diye konuştu. Özellikle terörün şehre inmesi, sivillerin hedef alınması, küresel terörizmin taktik değişikliğine gittiğinin açık göstergesi olduğunu belirten Erdoğan, İslam coğrafyasında terörün devam etmesi için 65 milyar dolarlık silah satıldığına işaret etti. Yüksekova’da terörist unsurların uyuşturucu ticaretinden beslendiğinin ortaya çıktığını ifade eden Erdoğan, “Bu kazancı kaybetmemenin kirli mücadelesi, binlerce insanın telef olmasına neden oluyor ve bundan kimse rahatsız değil” diye konuştu. Bu pencereden bakıldığında terörü tamamen ortadan kaldırmak, sıfırlamak gibi bir durumun söz konusu olamayacağını vurgulayan Erdoğan, Gülen ve yakın çevresinin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bitirmek hem devleti akamete uğratmak için, din, ırk, mezhep ayırt etmeden terör örgütleri dâhil herkesle ittifak içinde olabileceğine vurgu yaptı. Akşener’e yönelik kaset şantajının asıl hedefi… Paralel yapının binlerce kişiyi yasadışı olarak dinlediği iddialarına da değinen Erdoğan, Gülen’in kendisini de 32 yıl boyunca dinlettiğini, bunu da itiraf ettiğini söyledi. MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener’e ait bir video kaydının paralel yapının elinde bulunduğunu açıklamasının ardından gösterilen tepkilere anlam veremediğini ifade eden Erdoğan şöyle devam etti: “Akşener’e yönelik kaset şantajına ilişkin savcılığın başlattığı soruşturma devam ediyor. Bu kaset şantajı aslında Kemalettin Özdemir aleyhine kullanılmak üzere kurgulandı. Akşener de biliyor kasetin varlığını. Bu yeni bir şey değil 10 yıldır söyleniyor. Ben, Akşener’e iyilik yaptım “Bir Müslüman olarak, bu açık bir iftiradır, montajdır” şeklinde görüş beyan ettim. Cemaat böyle bir alçaklık yapıyor dedim. Bundan Akşener değil, Paralel yapı rahatsız olmalıydı.” Kasetli şantaj sistematik hale getirildi Başka siyasetçiler içinde, bu tür şantaj kasetlerinin varlığından bahsedilebileceğini söyleyen Erdoğan, paralel yapının kaset şantajını sistematik hale getirdiğini ifade etti. Erdoğan “Cemaat içinde böyle bir bölüm kuruldu. Bu iş için, ABD ve Türkiye’de kurulan ekipler var. Tübitak’ı ele geçiren bir yapıdan bahsediyoruz” diye konuştu. Kendisinin değişmediğini değişenin Gülen’in kendisi olduğunu ifade eden Erdoğan, bu yapının içinde bulunan samimi dindarlara da eski değerlerinize dönün çağrısında bulundu.