Savaşın gözyaşları çocuklar

Sinem Denge 04 Mart 2022 Cuma, 14:19

''Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocugun gözlerinin ıçine bakin. Çünkü bir çocugun yetiskinlere her zaman öğreteceği üç sey vardir;Nedensiz yere mutlu olmak Her zaman mesgul olabilecegi bir seyler bulmakve elde etmek ıstedigi sey ıçin var gücüyle dayatmak'' diyor

 Paulo Coelho 

Savaş ve çatışmaların en masum kurbanlarıdırçocuklar... Yüzyıllardır Dünya'da milyonlarca çocuk, savaş, çatışma, ülke içi terör ve şiddet eylemlerinden dolayı mağdur olmaktadır. Savaş ve çatışmaların çocukların yaşamında meydana getirdiği olumsuz sonuçlar arasında, yaralanma ve sakat kalma, öldürülme, işkence ve kötü muameleye maruz kalma, ebeveynlerini ve yakınlarının yaralanması ve ölümü, şiddet (fiziksel, psikolojik, cinsel) mağduru veya faili olma, çocuk asker olarak savaş ve çatışmalarda kullanılma, zorunlu göçe tabi olma, göç edilen yerlerde ötekileştirilme, dışlanma, aşırı politik ve milliyetçi eğilimler edinme, hastalık, yoksulluk ve yetersiz beslenme ....

Tüm dünyanın farklı yerlerinde, yaşanan savaş -catışma eylemleri nedeniyle çocuklar fiziksel, ruhsal ve ahlaki yönden ileri derecede örselenmektedirler. Çocukların fiziksel, ruhsal ve bilişsel donanımlarının yetersizliği; ebeveynlerinin onlara de yol gösterme, koruma, yatıştırma, yaşanan olumsuz olaylarla baş etme yönünden yetersiz ve çaresiz kalmaları nedeniyle; çocuklar yoğun bir korku, güçsüzlük ve ne yapacağını bilememe duygularını yaşayabilmektedirler. Ayrıca savaş ve baskı altında yaşamak zorunda kalmak, çocuklarda kendini savunma, kendini aktarma ve haksızlıklar karşısında direnebilme gibi benlik işlevlerinin gelişememesine de neden olmaktadır. Böylece bu çocuklarda vazgeçme, kendini edilgin bir biçimde şiddet eylemine teslim etme bir savunma mekanizması olarak gelişebilmekte, edilgin, ürkek, bağımlı, istismara açık ve silik özellikler sergileyebilmektedirler. Bununla beraber çocukluğunda ezilmiş, şiddeti, terörün acımasızlığını yaşayan çocuklar yetişkin birey olduklarında şiddet ve baskıyı bir çeşit toplumsal zorunluluk veya kanıksanmış bir yaşam tarzı olarak görebilmektedirler. Çocuklar ve gençler bir ilişki biçimi veya bir varoluş göstergesi olarak şiddeti benimsediklerinde; yok etmeyi, kavgayı, savaşı, öfkeyi ve yıkıcılığı seçmekte, böylece yaptıkları şiddet ve neden oldukları kıyım oranında kendilerini saygın, yetkin ve güçlü görmektedirler.

Birleşmiş Miletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde açıkça belirtildiği gibi "çocuğun kişiliği aile ortamında, mutluluk, sevgi ve anlayış havası içinde tam ve uyumlu olarak gelişebilir". Bu sözleşmenin hiçbir yerinde savaşın veya çatışmanın bu gelişime katkı sağladığı öne sürülmemektedir. Savaş ve çatışmaların çocuklar için ne denli kötü sonuçlarının olduğu açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. 

Savaş ortamının meydana getirdiği dehşet ve korku yetişkinlerden daha çok çocuklar için hırpalayıcı olmaktadır. Böylece savaş ve çatışmaların çocuklar üzerinde oluşturduğu bedensel ve psikolojik tahribatı iyileştirmek, çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Nihayetinde, çocukların binlercesi yaşamları boyunca savaşın ve çatışmaların üzerlerinde bıraktığı olumsuz etkilerin acı izlerini taşıyacak ve bunların ruhsal dünyalarında oluşturduğu kin, nefret ve öç alma duygusu onları yeniden çatışmaların içine çekecektir. Böylesi bir ortamda çocukların ruhsal ve bedensel sağlıklarını korumak oldukça zor olacaktır. Çatışmalar sonucunda çocuklar çok küçük yaşlarda anlam veremedikleri bir yıkımla yüzleşmek zorunda kalacaklar ve sevdiklerini kaybetmenin acısını hiçbir zaman unutmayacaklardır...

En önemlisi de şudur ; Çocuklar sadece savaştan değil savaş esnasında anne-babalarının tepkilerinden de etkilenirler. Anne-babaları ne kadar güçlü hissediyorlarsa, onlar da o kadar güçlü hissetmek için çabalarlar. Savaşların son bulduğu bir dünya diliyorum....