Çare Güvenç Kurtar(!)

Samet Çayır 05 Ekim 2019 Cumartesi, 12:33

Kadrolar açıklandığında Özer Hurmacı'nın henüz fizik olarak hazır olmadan ilk 11'de başlaması aslında bir hayli şaşırılacak bir durumdu. Fakat sonra Igor'un kupa maçında ilk 11 oynamış olması ve henüz onun da tam hazır olmadığı aklıma gelince, başka yapılacak bir tercih olmadığına kanaat getirdim. Oyuncuların geç transfer edilmesi, maddi problemlerin çok geç çözülmesi eski ve yeni yönetime yazar.

Altay'a karşı daha direkt bir oyun oynanabilir miydi? Elbette oynanabilirdi. Fakat buna en uygun oyuncu olan Burak Kapacak'ın da sakatlığı, hocanın elini kolunu bağladı. Ama özellikle duran top dönüşünde yenilen gol, ciddi anlamda büyük amatörlüktü. Geri bildirim toplantılarında muhakkak oyunculara anlatılacaktır. Fakat hedefi şampiyonluk olan bir takım, henüz maçın başı sayılabilecek bir dakikada savunmayı bu kadar boş bırakması, akıl alır gibi değil.

SHEHU MAÇ SEÇİYOR!
Bütünden parçaya gidelim; özellikle ikinci gol  bireysel anlamda Shehu'ya yazar. Nijeryalı oyuncu iç sahadaki maçlarda çok iyi konsantre olup iyi performans sergiliyor; fakat deplasmanda kayıp. Bir oyuncunun iç saha ve deplasmanda oyun olarak bu kadar farklı olması, akıllara maç seçiyor olma ihtimalinden başka bir şey getirmiyor. Belki de bundan sonra deplasmanlarda sağ bekte İsmail Çokçalış'ı görebiliriz.

Şimdi yine parçadan bütüne dönelim; Bursaspor, dün özellikle ilk yarıyı sürklase etti. Maç sonunda da %64 topa sahip olan taraftı. Evet, topa sahip olmak çok fazla bir şeyi ifade etmez. Zira istisna da olsa %11 topa sahip olma oranıyla Barcelona'yı yenen Celtic, tarih yazamazdı. Ama önemli olan bu topa sahip olma avantajını pozisyona çevirmektir. Dün akşam aslında Bursaspor, bu organizasyonu pozisyona da çevirdi. Fakat en az 2-3 net fırsat harcanınca, böyle kaliteli ön alan oyuncularına sahip takıma karşı kazanma ihtimaliniz bir hayli azalır.

Transferlerin mecburen geç yapılması, gelen oyuncuların çoğunun kamp dönemi geçirmemiş olması, Bursaspor'un en büyük dezavantajı oldu. Yine de iskeleti henüz oluşmayan takımın, Eskişehir ve Adana Demir maçları haricinde iyi oynaması ve 12 puan alması, bence hiç de fena değil.

Ligin iyi takımlarından birine karşı deplasmanda oyunu ele almak, özellikle böyle bir zemiden kolay değildir. Sağlam bir organizasyon ister. 4'ü isabetli 12 şut, 2 direkten dönen top, 16 kenar orta, ikili mücadele kazanma oranlarında %62 üstünlük... 

Yalçın Koşukavak ile oturup konuşmuşluğum bile olmamıştır. Bu oyunu Avrupa'da da takip eden, Türkiye'de modern futboldan esintiler görmek isteyen, aynı zamanda bunun sonuca ulaşmasını bekleyen çok az sayıda yazarlardan biriyim. Bunları görüp, Bursaspor'un iyi yerde olması için yazdık diye bazı iftiralara maruz kalmak, akla zarar bir durum. Kimse eleştirilmez değildir. Bunu Jose Mourinho'yu yüzüne karşı eleştirmiş biri olarak söylüyorum. Ama şu durumda 'Hoca gitsin' 'Takım top oynamıyor' demek, ya art niyetliliktir ya da futbol cahilliğidir.

Eminim ki dün akşam Bursaspor, katı bir savunma anlayışı ile oynayıp kazansa bile sosyal medyada, "Koskoca Bursaspor korkak oynamaz!" nidaları atılacaktı. Dün akşamdan sonra anladım ki bu camiaya Güvenç Kurtar ve onun gibi taktik dehası hocalar yakışır(!)

Belki de 'Kurtar' taktiğini özlemişsinizdir, kim bilir?