'Sınırımızın güneyi eşkıyanın elinde!'

Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, AK Parti Keçiören İlçe Başkanlığı İlçe Danışma Toplantısı’na katıldı. Neşet Ertaş Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantı öncesinde konuşma yapan Türkeş, “Türkiye coğrafyası, jeopolitik durumu gereği hem güzelliklere sahip, hem de birçok derdi üzerine alıyor. Vatanımızı buradan alıp başka bir coğrafyaya koysanız bu kadar sıkıntıya muhatap olmayız. Karşılaştığımız sıkıntıların başında terör geliyor maalesef. Türkiye’nin dört bir tarafında, en son Ankara’nın kalbinde de bir terör saldırısı, bir canlı bomba servis araçlarına saldırdı. Sadece Ankara’da değil ama Türkiye’nin genelinde bu terör belası sebebiyle hayatını kaybedenleri tekrar rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı. “DÜNYADAKİ EN TEHLİKELİ SİLAH KENDİ CANINI ORTAYA KOYAN İNSANDIR” Canlı bombayla yapılan terör saldırılarının engellenmesinin zor olduğunu kaydeden Türkeş, “Muhalefet, ‘terör saldırısının önlemi alınamaz mıydı’ diye soruyor bize. Dünyada her çeşit silah var. Çakı bıçağı da bir silah, tabanca da silah, atom bombası da silah ama dünyadaki en tehlikeli silah, kendi canını ortaya koyan insandır. Bir insan canlı bomba olmayı kabul edip de harekete geçtiğinde sizin yapacağınız şeyler çok kısıtlıdır. Ankara’da 29 canımıza mal olan bu şahıs, 2014 yılında Suriye’den mülteci gibi geliyor. 26 yaşında, sabıkası olamayan bir şahıs. Suriye’den herhangi bir sabıkası olamayan bir genç Türkiye’ye gelmek istediğinde diğerleri gibi bunu da almak durumunda kalıyoruz. Adam demiyor ki bize ‘ben bundan 1 buçuk sene sonra patlarım sizlerin de canlarına mal olurum’ demiyor maalesef” diye konuştu. “SINIRIMIZIN GÜNEYİ EŞKIYANIN ELİNDE” “Herkes komplo teorisi meraklısı herkes her şeyi anında çözüveriyor” diyen Türkeş, şöyle devam etti: “Bunun üzerinden büyük komplo teorileri çıkartmanın manası yok. ‘Bunda ihmal var mıdır’ diye sorular geliyor. Bunlar çok yönlü bir şekilde araştırılıyor. Bulunduğunda eksiği yanlışı olanların da gözünün yaşına bakmayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bin 358 kilometresinin altında devlet yok. Gümrük hudut, sınır koruması bu tariflerin hepsinde iki taraf olması gerekir. Almanya ve Fransa’nın hududu var. Sorunlar her ikisinin de sorunu. Ama Türkiye’nin güneydoğusuna baktığınızda Suriye ve Irak'ta devlet yok. Devlet hakimiyeti olmadığı zaman biz yalnızca kendi tarafımızdan girişi çıkışı engellemeye çalışırız. Sınırımızın güneyi eşkıyanın elinde.” Lüksemburglu bir yetkilinin Türkiye-Rusya arasındaki gerilimin NATO kapsamına girmediğini söylediğini kaydeden Türkeş, “Lüksemburg’un bir yetkilisi ‘Türkiye’nin Rusya ile yaşadığı kriz NATO kapsamına girmez’ diyor. Sen Avrupa’nın ortasında ufacık bir toprak parçasısın, ordun bile yok, sen anlamazsın bu işlerden. NATO 60 yıldır TSK’nın gücüyle övünüyor. ABD’den sonra NATO’nun ikinci büyük gücüdür Türkiye” şeklinde konuştu. Türkeş, HDP’nin TBMM’de yapılan çalışmaları aksatmak amacıyla faaliyetlerde bulunduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: “Meclis’te parti gibi görünen terör örgütünün bir siyasi uzantısı var. Orada yapılan çalışmaları aksatmak için ve terörle yapılan mücadeleyi saptırmak için büyük çaba sarf ediyorlar. Dün akşam iki bakanımızla ilgili gensoru verdiler. Sağlık Bakanı’nın Cizre’deki yaralılara ve hastalara yeteri kadar sağlık ekibi, ambulans göndermediğini iddia ediyorlar. İçişleri Bakanı için de bir gensoru verildi, çok şükür ikisini de reddettik.” “BELEDİYELERİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİLER” HDP’nin müzakere sürecini gasp ederek şehirleri savaş alanına çevirdiğini dile getiren Türkeş, “AK Parti iktidarı Türkiye’de barışı sağlamak adına olaylara farklı açıdan bakmayı denedi. Teröristi de dinlemek gibi bir sürece girişildi. Bu sürecin en kötü sonucu 2014 belediye seçimlerinin ardından yaşandı. Bunlar ele geçirdikleri belediyeleri, vatandaşların verdiği vergilerle savaş alanı haline getirdi” değerlendirmelerinde bulundu. Terörle mücadele sürecinde çok hassas hareket edildiğini belirten Türkeş, terörle mücadele sürecinin yavaş gitmesinin sebeplerini şöyle sıraladı: “Terörle mücadelede yavaş gidilmesinin sebebi, sivil zayiatının olmaması ve güvenlik güçlerimizin de yaralanmalarının, şehit olmalarının önüne geçmek. Çok hassas hareket edildi bu süreç boyunca. ‘Vatandaşlara sokağa çıkmayın’ dedik. Bize ‘dolaşım özgürlüğü’ diye cevap verdiler. İnsanın en önemli hakkı yaşama özgürlüğü ve sağlıklı olma özgürlüğüdür. Teröristlerin bölgeyi muharebe alanına çevirdiği dönemde öncelik vatandaşın incinmemesidir.” “BAŞKANLIK SİTEMİ KİŞİYE BAĞLI DEĞİLDİR” Başkanlık Sistemi’nin yönetimsel alanda yaşanan tıkanmaların önüne geçeceğini ifade eden Türkeş, “Şimdi Başkanlık Sitemi’ne geçelim diye bir öneri sunuyoruz biz. Bu sistemde bir kişiye yetki verilmesi söz konusu değildir. Yönetimsel farklı bir alternatifin değerlendirilmesidir. Bunu konuşmakta gocunmamalıyız. Parlamenter sistemi geçtiğimiz üç seçim döneminde yapabildiğimizi gördük. Bu açıdan bakıldığında bu sistem gayet iyi. Ama bir de 7 Haziran yaşadık. 7 Haziran’da terör örgütünün siyasi uzantısını destekleyerek Meclis’e soktular. Sonuçta partiler koalisyon yapmak durumunda kaldı. Yetmedi bir de dışarıdan vali atanacaktı hükümete. Bu oyunlar oynandığında, partiler uzlaşamaz hale geldiğinde sistemin nasıl kilitlendiğini gördük. Başkanlık Sistemi olsaydı, başkan dışarıdan bir kabine atayacaktı. O zaman Meclis’teki aritmetik değişikliği ülkeyi bir kaosa sürüklemeyecekti” diyerek sözlerine son verdi.