Farkındalık her insana nasib olmayan bir olgu.
Şöyle ki; hakkında kesin kanaat getirdiğimizin ve hayatımızın belki de bir büyük parçasını kaplayan bilgi birikimiz,
aslında, bir yabancı dil gibi anlayamadığımız cümlelerden olduğunu söylersem ne dersiniz?
Tabii ki hemen bir örnek! Hz Ömer'in Müslüman olmadan önce Peygamber efendimizi (Aleyhisselam) öldürme niyetiyle giderken,
bir sahabiye rastlayıp efendimizi sorduğunda, aldığı cevap; kızkardeşinde müslüman oldu neden öldürmeye ondan başlamıyorsun dedi. (sahabi, efendimizin hayatını korumak için bu cevabı vermek zorunda kaldı)
Kız kardeşinin evine ulaştığında, eniştesi sait ile birlikte Kur'an okurken buldu. Öfkelenip Kur'anı istedi. Kız kardeşi direnince, şiddetli bir tokat vurdu. yüzü kanıyan kardeşine çok üzülen ömer,
Ağbisine bu kadar direnmesini gerektirecek cümleleri çok merak etti. Okumasını istedi. Taha Suresinden bir kaç ayet dinleyince öfkeli ömer gitti ve hemen Müslüman oldu.
İşte sonuç. İslam düşmanıyken bir anda 2 ayetle nasıl etkilendi de bize etki yapmıyor?
Ben arapça bilmediğim içinmi etkilenmiyorum? peki ya ben türkçe biliyorum, bende etkilenmek istiyorum!
Arapça çok zengin bir dil. Türkçede öyle değil mi? Peki her iki dilde zengin olduğuna göre ben neden hala titremiyorum?
İşte sebep; beynimiz yabancı kelimelerle dolu. bize biri kaybolan yüksek anlam içeren kelimeleri geri getirsin! Bende rabbimin kelimelerinden korkmak hemde iliklerime kadar, Ümitli olmak Ulu dağlar gibi.
bana bunu yaşatıcak bir ifade edebilecek bir alim aradım.
Evet buldum!Risale-i Nur. Ancak Osmanlı Türkçesi ile yazılı. ben hiç bilmiyorum eski türkçeyi. Hemen Alim bir zat yetişti ve hemen günümüz türkçesi ile bana bire bir anlayacağım şekilde aktardı. evet evet her kelimesi tesir ediyordu. bu günüme hitap ediyordu. hani kıyamete kadar hüküm sürecek kitapta bugünümüze ait hiçbirsey bulamıyorduk.
Hayır hayır bana şimdiyi beni bana anlatıyordu. bizim sinelerimizi bilen Allah bize tabiiki mükemmel cümleler le gelicekti, hemde en mükemmel insanla.
ve bu cümleleri bana Osmanlı türkçesine çevirip bu çağımıza Kur'an nur'unu aynı etkiyle dilimize aktaran Said Nursi üstadın, aynı etkiyle talebeden talebeye geçerek bana kadar ulaştı.
Hani müslüman yaşayan her iki cihanda da cennettedir hadisi kutsidesinde hemen bir müslüman profiliyle muhasebe yaparız ve böyle bişeyin olduğuna şüphe ederiz. Hayır Onlar cennette farkında değilsiniz!
Kur'anı Kerim i gerçekten hissederek anlayarak aklımızın enzirvesine kalbimizin en derinine nüfus eden tüekçeyle dinleyenler Cennetteler.